TELEVİZYONUN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİLERİ
Günümüzde pek çok ülkede televizyonun olumlu veya
olumsuz etkileri tartışılmaktadır. Ülkelerin toplumsal yapıları ve buna bağlı
olarak televizyon yayınlarının biçim ve içeriğine göre bu etkilenmeler
farklılıklar gösterebilmektedir. Ayrıca gerek ülkemizde, gerekse dünyada
yapılan tüm araştırmalar göstermiştir ki, istisnai durumların dışında
çocukların televizyon izleme sıklığı ve alışkanlığı, televizyonun bu
özellikleri de göz önüne alındığında, kişiliğinin oluşması ve başarısı için
tehlikeli boyutlardadır. Öte yandan ailenin tek ya da temel toplumsal kurum
olduğu toplumlarda, çocuğun davranışlarının açıklanması ve anlaşılmasında
referans kaynağını aile oluşturabilirken günümüz toplumlarında aile, söz konusu
sorumluluğunu ya da referans olma özelliğini diğer toplumsal kurumlarla
paylaşma durumundadır. Çünkü günümüzde bir aile ortamına gözlerini açan çocuk,
ebeveyniyle iletişime girmekle kalmayıp, ilk günden itibaren televizyonla da
iletişime girmektedir. Televizyon, tek yanlı iletişimiyle izleyiciyi savunmasız
yakalamaktadır. Bilinçli bir yetişkin ile henüz bilinci oluşmamış bir çocuğun
bundan etkilenme durumlarının aynı olması elbette mümkün değildir.
Fransa'da çocukların % 30'u her gün 3 saat 28 dakika
ekran karşısında kalıyorlar. Uluslararası Çocuk Merkezi tarafından
gerçekleştirilen incelemeye göre, iki yaşındaki çocuklar televizyon açmayı
biliyorlar, üç yaşında da her gün televizyona bakıyorlar (Revue,1998;38).
Fransa'da yapılan başka bir araştırmaya göre: 4-10 yaşındaki çocuklar 1 saat 45
dakika; 11-14 yaşındakiler 2 saat 1 dakika; büyükler 2 saat 50 dakika
televizyona bakmaktadırlar (Revue,1995). Ege Üniversitesi'nde 1997 yılında
yapılan bir çalışmada, Ege Üniversitesi Ana Okuluna giden çocukların
ebeveynlerininim ifadesine göre: Çocukların % 56'sı günde 2, % 44'ü de üç saat
televizyon seyretmektedirler (Saatçiler,1997). Üst toplumsal kesimden
çocukların gittiği Alsancak Gazi İlkokulu’nda erkek çocukların % 40'ı 3 saatten
daha fazla kız çocukların ise % 40'ı 2-3 saat arasında televizyona baktıklarını
söylediler. Büyük Çiğli İlköğretim Okulu'nda erkek çocukların % 53'ü, kız
çocukların % 66'sı ortalama 1 saat televizyona baktıkların belirttiler. Bu
verilere göre üst toplumsal kesim çocuklarının günde ortalama 2,5 saat, alt
toplumsal kesim çocuklarının ise 1,5 saat televizyona baktıkları söylenebilir.
Erkek çocuklarının daha fazla televizyona baktıklarına dikkat edilirse,
ataerkil değerlerin egemen olduğu ailelerde erkek çocuklarına daha fazla
televizyona bakma olanağının verildiği söylenebilir.
Konunun temelini oluşturan bu bilgilerin
aktarılmasından sonra ilişkilendirme tiplerinin ve çocukların etkilendikleri
konuları özetle vermek gerekirse, bunları on başlık altında toplamanın mümkün
olduğu görülmektedir.
1.Tüketim toplumu bireyi olmaları üzerine etkileri
2.Cinsel kimliğin oluşması ve karşı cinsle olan
ilişkiler üzerine etkisi
3.Anne ile ilişkisi üzerine etkisi
4.Baba ile ilişkisi üzerine etkisi
5.Şiddet eğilimlerine etkisi
6.Okumaya, düşünmeye ve başarıya etkisi
7.Kültürel yabancılaşmaya etkisi
8.Dildeki yozlaşmaya etkisi
9.Kendi kimliklerinin bağımsız ve özgün bir biçimde
oluşmasına etkisi
10.Çocukluğun yitirilişi ve masumiyetin yok oluşuna
etkisi
SONUÇ VE ÖNERİLER
Peki ne yapmalı? Sadece araştırmak, incelemek ve
konuşmak yeterli mi? Elbette değil... Şimdiye dek pek çok ülkede yapılan
araştırmalar, televizyonun çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini kanıtladığına
göre artık önlemler alınması için harekete geçme zamanı gelmiştir..
Harekete geçerken de çözüm önerilerinin doğru
saptanması kadar bunların doğru adrese ifade edilmesi de önem taşımaktadır.
Örneğin çözümü salt devletten beklemek kadar tek başına televizyon
kanallarından beklemek de yanlıştır.
Şu anda televizyonu çocukların hayatından baskı
yoluyla çıkartamayacağımıza göre yapılabilecek şeyler bellidir. Aileler ve
sivil toplum örgütleri bu konuda en başta gelen doğru adreslerdir. Ben burada
önce ailelerin beklentilerini ve yapabileceklerini, daha sonra da sivil toplum
örgütlerinin yapabileceklerini, en son da genel olarak birkaç öneriyle
çalışmamı bitirmek istiyorum.
Ana babaların televizyon programlarının içeriği ile
ilgili istekleri şunlar:
1.Televizyonda gösterilen vurdulu kırdılı şiddet
içeren filmlerin ya da reality-showların, yayından kaldırılması ya da geç
saatlerde yayına konması.
2.Özellikle, haberlerde, şiddet içeren ve üzücü
görüntülerin yer almaması ve defalarca, üstü bantlı olsa da gösterilmemesi.
3.Çocuklara duygu ve davranışlarıyla örnek
olabilecek çocuk oyuncu ya da oyuncuların rol aldığı yerli dizi filmlerin
gösterilmesi.
4.Televizyonda çocuk programlarının ve çizgi
filmlerin çeşidi ve süresinin arttırılması ve bu filmlerin arka arkaya değil de
aralıklarla gösterilmesi.
5.Türk kültüründe yer etmiş halk tiplemelerinin
çocuk programlarında daha çok yer alıp çocuklara tanıtılması.
6.Çocuk dizileri ve çocuk programlarında argo
sözcüklerin kullanılmaması.
7.Özellikle çocuk yuvalarına giden çocuklar
düşünülerek çocuklara yönelik programların akşam 19.00 ile 21.00 arasında
gösterilmesi.
8.Türk televizyon kanalları arasında sadece
çdcuklara yönelik ve çocukların sunduğu bir kanalın yer alması (Başal,1999).
Çocuklara yönelik programlar hazırlanırken, program
yapımcıları tarafından çocukların özellikleri dikkate alınmalı ve gelişimin en
hızlı olduğu okul öncesi dönemde onların dış uyarılardan çok fazla
etkilenebilecekleri düşünülmelidir.
Ailelere düşen öncelikle çocuğu televizyon
karşısında yalnız ve savunmasız bir biçimde bırakmamak, mümkün olduğunca
birlikte izlemek. Konuşarak, anlatarak ve paylaşarak. Sonra da çocukları
okumaya sevk etmek ve televizyon izlemelerine belli ölçülerde sınırlandırmalar
getirmek.
http://www.cocukaile.com/IcSayfa.aspx?Kodal=446
http://www.cocukaile.com/IcSayfa.aspx?Kodal=446
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder